18.5.09

Sevimli Meyveler

Birçok insanın, özellikle gençlik olmak üzere hayatının bir döneminde mutlaka ortaya çıkan bir heves meyve toplamı olayı. Belli gruplara ayrılıyor. En çok karşılaşılanı şu: "Plazaların iki yüzlülügünden, ah şu para denilen kağıt parçası için yapılan çirkinliklerden bıktım usandım, doğada ormanda elma kiraz toplamaya karar verdim. En kısa zamanda gideceğim!" Bu heves genellikle bir hafta on günlüğüne gidilmiş kelebekler vadisi, olympos tatillerinde ortaya çıkar ve tatil sonrası iş çıkışı buluşmalarında içkiler yudumlanırken iç çekişler eşliğinde sürekli hatırlanır ama bir türlü gerçekleşmez.



Bu hevesin yurtdışı kaynaklı olanları da sıklıkla görülür. Fransa'nın, Hollanda'nın, Polonya'nın köylerinde kiraz ve elma toplamak. Olabilidiğince az sorumluluk alabilmenin yarattığı o muhteşem rahatlık. Tam bu sırada American Beauty'den de bir örnek verilmeli. "İşte o adam gibi yapacaksın!" demeli, "adam işini bıraktı, gitti mcdonalds'da garson olarak çalıştı, alabileceğim en az sorumluluğu almak istiyorum dedi, biz neden yapmayalım!" şeklinde boş gazlar verilmeli. O elemanın şirketten dünyanın tazminatını aldığı hiç akla getirmemeli. O kirazları, elmaları zamanında toplama, adamın burnundan nasıl getirirler, hangi iş olursa olsun az da olsa çok da olsa sorumluluk oldukça olay aynı bok hiç düşünmemeli.



Neyse, bu tip heveslerin ortak ve garip bir noktası, olayın hep sevimli meyveler üzerine olması. Sevimli meyveler ve güzel ortamlar. Ege'nin bağlarında üzüm, Fransa'da elma, kiraz, şeftali, kayısı. Kamboçya'da pirinç tarlasında çalışmak isteyen yok örneğin. Siktirip gidip Kırşehir'de soğan topla, sonra ömrün boyunca ellerinden o koku silinmesin, görelim doğayla içiçe olmayı, olabildiğince az sorumluluk almayı...

No comments: